ORTAK AKILDA BULUŞAMIYORUZ..

Yayınlama: 12.02.2024
Düzenleme: 12.02.2024 17:15
A+
A-

Varlıklar içinde kendisine verilen akıl ve hür iradesiyle, sorumluluk yüklenen tek varlık insandır.

İnsanın kendisine ve ailesine karşı sorumluluğu olduğu gibi, topluma karşı da görev ve sorumlulukları vardır. Toplumsal çıkarları gözetleyerek bu sorumlulukları yerine getirmek için samimiyetle çalışmak erdemliliktir.

Bunun asgarisi de topluma ve toplumsal çıkarlara zarar vermemektir. Belki de batı, bunu kanuni düzenlemelerle kayıt altına aldığı için bizim kilometrelerce önümüzdedir.

Maalesef ki bizler, kör tarafgirlikten kurtulamıyoruz. Önceleri şeyh ve ağadan kurtulmak için ‘Birey’ olmaya teşvik ettik. Ama lider, parti, ideolojiye ve çıkara köle ettiğimiz insanı da, bir türlü özgürleştiremedik.

İnsanlarımızın çoğu ne yazık ki; Hak, Adalet, Dürüstlük, Kamu yararına göre değil de, parti ve örgütünün yönlendirmesiyle hareket ediyor. Akıl ve vicdanlarını parti ve liderlerinin cebine koymuş insanlar, bugün savunduklarını yarın eleştirebiliyorlar.

Şahıs ve olayları Hakka ve Adalete göre değil de, tarafına göre yorumluyorlar. Bu sebeple de güven vermiyor sürekli zikzaklar çiziyorlar.

Geçen Cuma günü Batman Milletvekili Serkan Ramanlı öncülüğünde, Kürtçe öğrenime dikkat çekmek için bir yürüyüş düzenlendi. İnsan olarak, Müslüman olarak, Kürt olarak bu hepimizin asgari ortak isteği olmalıdır.

Ayrıca toplumsal barış, huzur ve düzen de bunu gerektirir. Bunlar için müşterek konularda el ele vermeliyiz ki, toplum huzur ve adalete kavuşsun.

Ama maalesef partizanlık ve karşıtlık, kin ve öfkemiz bütün bu değerleri çiğnememize sebep olmaktadır. El ele verip ortak sorunlarımızı çözüme kavuşturma yerine, partizanlık ve karşıtlıkla birbirimizin aleyhine olmakla sorunlarımızı çok daha fazla büyüterek kronikleştiriyoruz.

Bizim bölgede ve insanlarımız arasında HÜDA PAR, daha çok Kürt meselesine sahip çıkmamakla eleştiriliyordu. Ve en çok eleştirenler, Kürtçe için yapılan bu çok sade yürüyüşü de en çok eleştirenler oldu. Kendini devletin sahibi gören zihniyet, bu yürüyüşü yapanları ‘bölücülükle’ suçlarken, tuhaftır ki Kürt ve Kürtçe hakları savunucu görüntüsü veren bazıları da, o çok karşıtı gözüktükleri faşistlerden daha fazla bu yürüyüşü yapanlara saldırdılar. Kendilerince niyet okuyarak ithamlarda bulundular.

Eskiden beri tahripkâr aşırı uçlarla, ayrıştırmayı körükleyerek çatışmaya tahrik edenlerle, şiddet yanlılarıyla sorunluyum. İnsanın merkeze alınıp; Hak, Adalet, Barış, Özgürlük… İçin insanlar arasında diyalog ve uzlaşıdan yanayım. Karşıt gibi görünen grupların bile, temel insani hak olan bu değerlerde uzlaşıp işbirliği yapabileceğine inanıyorum.

Bunun için ayrışma yerine diyalog; kavgaya tahrik yerine uzlaşmaya teşvik; farklılıklar üzerinden çatışma yerine, insani müştereklerde uzlaşma; fikrini dayatma yerine karşıyı anlamaya çalışmanın daha yararlı olduğuna inanıyorum.

Müslümanlık davası iddiasında bulunanlar, eğer Kur’an’ı rehber edinerek bunlara uysalardı, Adalet ve Özgürlük için dünyanın lideri olurlardı. Kurdperwer iddiasında bulunanlar eğer bu ilkelere uysalardı, şimdiye kadar 15 defa özgür devletler kurmuş olacaklardı. Ama maalesef ki haset ve karşıtlıkla, birbirimizle uğraşarak kendimizi batırıyoruz. Kardeşlerimiz düşmanlaştırarak saldırıyoruz…

Kürtçe için yapılan bu yürüyüşe toplumsal bir katılım sağlanmalıydı. Ama özellikle Kürt, Kürtçe, Barış, Demokrasi, İnsan Hakları… Kavramlarını en çok kullanan parti, söylemlerine de uygun olarak ve bir jestle bu yürüyüşe katılmalıydı.

İki önemli partinin el ele vereceği birliktelik görüntüsü Kürtler arasında kaynaşmaya vesile olur; Kürtlerin birliği ve haklılıklarının daha güçlü bir sesle devlete bir mesajı olarak yansırdı. Ve bu jest en fazla onların işine yarardı. Ama ne yazık ki, kapılarının önüne kadar gelen bu fırsatı kendilerinin ve Kürt halkının menfaatine kullanmadılar, kullanamadılar.

Dini, Dili, İdeolojisi, Partisi ne olursa olsun, temel insani haklarda bir ve beraber olmak dileğiyle…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.