İnanın meslek hayatımda özellikle son zamanlarda ülke ve yerel gündeminde bu kadar saçma sapan konulara şahitlik etmemiştim.
Ülkenin esas ve gerçekçi sorunlarından o kadar uzak kaldık ki, şu sıralar varsa yoksa CHP…
CHP’de gerçekten akıl almaz olaylar yaşanıyor.
Belediyelerde yolsuzluk iddiaları,
Operasyonlar,
Etkin Pişmanlık Yasasından faydalanmak isteyen itirafçılar,
Parti içi rant ve koltuk kavgaları,
‘Aldım verdim’ muhabbetleri,
Kurultaydaki genel başkanlık seçimlerinde iddia edilen söylemler,
CHP’den seçilen belediye başkanları ve bazı meclis üyelerinin kendi bireysel çıkarlarını düşünerek için parti değiştirmeleri,
Gürsel Tekin ve Kemal Kılıçdaroğlu gibi gerçek CHP’li ve partiye hizmet etmiş bireyleri yine kendi partilileri neredeyse vatan haini ilan etmeleri,
Kısacası şikayetçi olan CHP’liler, şikâyete maruz kalan CHP…
CHP yönetimi tüm bunları ‘siyasi operasyon’ olarak değerlendirirken, Ak Parti yöneticilerinin de; ‘kardeşim siz birbirinizi yiyorsunuz, bizim bu konularda hiç alakamız yok’ mesajları…
Benim buradan anladığım ve gördüğüm şey şu; Evet “ateş olmayan yerden duman çıkmaz…”
Gerek belediyelerde ve gerekse kurultayda bir şeyler yaşanmış. Bu kesin ve net.
Bence CHP’nin bir arınmaya ve temiz siyasete dönüşe ihtiyacı var.
İktidar olmaya en yakın olan ve 102 yıllık geçmişi bulunan bir partinin böylesi mahkemelerde sürünmesi, hakkında sürekli yolsuzluk iddialarını taşıması pek mümkün değil.
Ha şu da bir gerçek ki, evet bazı belediyelere yapılan operasyonlar siyasi olabilir…
Şunu çok açık ve net söylemeliyim ki; parti ayırmaksızın hemen hemen her belediyede de maalesef bu tür yolsuzluk, rüşvet, rant, çıkar, menfaat gibi olayların olduğunu az çok tahmin edebiliyor, görebiliyor ve duyabiliyoruz…
Siyasi iktidar olarak siz sadece CHP’li belediyelere operasyonlar yaparsanız bu hakkaniyetten uzak olur ve buna da siyasi operasyon denir…
Bence ülkemizin siyasi partiler başta olmak üzere sağlıktan eğitime, spordan aile eğitimine, siyasetten ekonomiye varıncaya kadar hemen hemen her alanda temizlenmesi ve arınması gerektiğine inanıyorum.
Yeni ve günümüz koşullarına uygun ve halkını merkeze koyan yeni bir anayasa şart…
Siyasi partiler arası rekabetin güçlenmesi şart…
Güzel ülkemizin tekrar ayağa kalkması şart…
Güçlü bir ekonomiye kavuşması şart…
Dünyada saygın ve güvenilir olması ve Halkın müreffeh bir seviyeye ulaşması şart…
Beyin göçünü durdurmak şart…
Tarafsız ve bağımsız basını yaratmak şart…
Demokrasimizi ve şeffaflığı ayağa kaldırmamız şart…
İşte bu ve buna benzer birçok sorunumuzu ancak temiz, dürüst, ahlaklı, realist, adil ve ilkeli siyasetçilerle ve bürokratlarla gerçekleşebileceği gerçeğini hepimizin artık görmesi gerekir kanaatindeyim.
Kişilerin, siyasilerin ve partilerin gelip geçici olduğunu ama kalıcı olanın TÜRKİYE olduğu bilincini taşıyanlarla hedefe ulaşmamızın vaktinin geldiğine inanıyorum.
Pek ümitli değilim ama bu yazdıklarımı görürmüyüz, yaşarmıyız bilemem ama şu sıralar ülkem için, halkımız için tek dileğim ve temennim bu…