Hac İslam’ın 5 esasından biridir. Hem mâlî, hem de bedeni bir ibadettir. Hicretin 9. senesinde farz kılınmış ve Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Ebubekir’i (Ra) Hac emiri tayin etmişlerdir. Resulullah Efendimiz (sav) de Hac farizasını ertesi sene îfâ buyurmuşlardır.
Şartları kendinde bulunan kişiye ömründe bir kere hacc etmek farz-ı ayındır. Hâli müsait olduğu halde, ömrünün sonuna kadar sıhhati müsait olmazsa, kişi kendi yerine vekil gönderir. Kur’an-ı Kerim’de bazı ayet-i kerimelerde ve Resulullah Efendimiz (sav) birçok hadis-i şeriflerinde haccın emniyet ve faziletinden bahsetmiştir:
Allahu Teâlâ buyurdu ki (mealan):
“Şüphe yok ki, insanlar için ilk tesis edilmiş olan mabet, Mekke-i Mükerreme’deki o çok mübarek ve âlemler için hidayet olan Beytullah (Kabe-i Muazzama)’dır. Onda açık ayetler (alâmetler), İbrahim’in makâmı vardır. Ve her kim ona girerse emîn olur. Ve onun yoluna gücü yeten kimseler üzerine de o Beytullah’ı haccetmek Allahu teâlâ için bir haktır. (Allahu Teâlâ’nın hakkıdır). Ve her kim inkâr ederse şüphe yok ki, Allahu teâlâ bütün âlemlerden Ganî (zengin)dir. (Âl-i İmran Sûresi, 96 –97)
“Şüphesiz Safa ve Merve Allah’ın nişanelerindendir. (alâmetlerindendir). Böylece kim Evi (Kâbe’yi) hacceder veya umre yaparsa, artık bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için bir günah yoktur. Kim de gönülden bir hayır yaparsa (karşılığını alır). Şüphesiz Allah, şükrün karşılığını verendir, bilendir.” (Bakara Sûresi, 158)
“Haccı ve Umreyi Allah için tamamlayın. (Yani başladığınız haccı noksan bırakmayın.)” (Bakara Sûresi, 196)
“Hani biz İbrahim’e Evin (Kâbe-i Muazzama’nın) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) ‘Bana hiçbir şey ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sucuda varanlar için Evimi tertemiz tut. Ve insanlar arasında haccı ilân et. Sana yaya olarak ve her derin vadilerden, uzak yoldan gelen zayıf develer üzerine binmiş olarak geliversinler.” (Hac Sûresi, 26-27)
Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular ki:
“İslam 5 esas üzerine kurulmuştur. Bunlar; Kelime-i Şehadet (Allahü Teâlâ’dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Mustafa’nın (sav) Allah’ın kulu ve peygamberi olduğunu şehâdet etmek), namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan orucunu tutmak ve Kâbe-i Muazzama’yı haccetmektir. (Sahih-i Müslim, 20)
“Ey insanlar Allahu Teâlâ size Haccı farz kılmıştır. Öyleyse haccediniz. (Sahih-i Müslim 2380)
“Kim Hac ve umre yapar da o sene vefat ederse cennete girer.”(Kenzü’l Ummâl 11864)
“Kim Müslümanları diliyle ve eliyle incitmeden Hac veya umre vazifelerini yaparsa onun geçmiş günahları bağışlanır.” (Suyûtî, el Câmiu’s Sağîr, 8940)
“Hac yapmakta acele ediniz. Sizden biriniz ölümün kendisine ne zaman geleceğini bilmez.” (Ebu Davud, Menasîk 5)
“Hacc menasikini (Hac ile ilgili ibadetleri) benden öğreniniz. Benden gördüğünüz gibi Hacc yapınız.”
(Müslüm Hacc 310)
“Muhakkak ki binekli olarak Hacc yapan kimsenin bineğinin her adımına Harem sevaplarından 70, yaya olarak Hacc yapanın her adımına da 700 sevap vardır. Birisi, “Harem sevabı nedir? dedi. Her bir hasene için yüz bin kat sevaptır.” buyurdular. (Kenzü’l Ummâl, 11.893-94)
“Cenabı Hakk’ın arefe günü (vakfe sırasında) cehennemden azad ettiği kulların sayısı, diğer günlerde azad edilenlerle kıyaslanmayacak kadar çoktur. Allah, arefe günü vakfe yapanlara yaklaşır. Sonra onlarla meleklere karşı iftihar ederek ‘Bunlar ne istiyorlar ki bütün işlerini bırakıp burada toplandılar.’ der.” (Müslim, Hacc, 1348)
“Hac ve umreyi peş peşe yapınız. Çünkü bu ikisi körüğün demirin pasını temizlediği gibi günahlara ve fakirliğe mâni olur.” (Tirmızî, Hacc 2)
Sehl İbnu Sa’d anlatıyor: “Resulullah (sav) buyurdular ki: “Telbiyede bulunan hiçbir Müslüman yoktur ki, onun sağında ve solunda bulunan taş, ağaç, sert toprak onunla birlikte telbiyede bulunmasın. Bu iştirak (sağ ve solunu göstererek) şu ve şu istikâmette arzın son huduluna kadar devam eder.” (Tirmizî, Hacc 14)
“Haccını yapanla karşılaştığın zaman ona selâm ver, onunla musâfaha et. Ve o evine girmeden önce senin için İstiğfar etmesini iste. Zira onun günahları bağışlanmıştır” (Müsned-i Ahmed, 5116)
Ebu Hureyre (Ra)’dan rivayet edildiğine göre Resulullah (sav) şöyle buyurdu: “Umre ibadeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek günahlara keffarettir. Mebrur haccın karşılığı ise, ancak cennettir. ( Sahih-î Buhari, Umre bir
“Hacılar ve umre yapanlar Allah’ın elçileridir. Allah’a dua ettiklerinde kabul eder. Allah’tan mağfiret dilediklerinde onları bağışlar.” (Sûnen-i İbn-i Mace, 2884)