RAMAZAN GELDİ…

Yayınlama: 06.03.2024
Düzenleme: 06.03.2024 17:01
A+
A-

Aziz ve muhterem Batman GAP okuyucularımız; Vefakâr dostlarımız Merhaba! Bizleri yaratan, yaşata, birçok nimetler ile donatan Yüce Allah’a hamdolsun. Efendimiz Hz Muhammed’e salat ve selamlar olsun.

Evvela Sizin Mübarek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ve tes’id ediyorum. Cenab-ı Erhamürrahimin bu Ramazan-ı mübarekenin hürmetine Rahmeten-Lil- Alemin olan Resulü Ekrem Aleyhisselatu Vesselam’ın ümmetine Rahmeti ile imdat eylesin. Âmin…

Âsârı Gazab-ı İlâhı olan AFAD ve dalaletlerden muhafaza eylesin. Âmin…

Hayırlara, bereketlere vesile olsun inşallah…

 

Hayırlısıyla, hoş geldi. Bütün haşmetiyle yüreklerdeki yerini almak üzere geldi. Ona öyle bir yer açtık ki, orası ancak ona yakışır. Daha bu sabah ilk mukabeleyle başladık ve gecesi, ilk teravih ile akşamın Aziz misafirine “Hoş geldin” diyerek başladık vakitlerin en kutlusuna.

Ne kadar özlemişiz. Yollarda kalmıştı gözlerimiz. Gün be gün yaşlananlar bilir kıymetini. Onlar bir dahaki Ramazan ya var, ya yoklar. Gençler bu duygulardan biraz uzaklar. Ömürlerini uzun zannedenler, Ramazan’ın kıymetini ne bilsinler? Her Ramazan, son Ramazan diye bekleyenler daha iyi bilir mübarek ramazanın kıymetini.

BİR İŞARET, bir beşaret…

Asırlar ötesinden dünyamıza sunulan bir müjde…

Hangi tarihte, hangi medeniyette, hangi toplulukta var böyle sürekli birbirini takip eden, her yıl ard arda gelen müjdeler? Nerede var? Ramazan geceden gelir. İncecik bir Hilal ile “merhaba” der. Sokuluyor her yanımıza bir hava, ondan yayılan bir cennet kokusu… Bu koku kaplıyor adeta şehri. Güneş gibi ışıldatıyor her yeri. Görene, bilene âyan.

Ruh; neyi nasıl bekliyorsa, cevabı gelmekte gecikmiyor. Bir hastanın bir ilacı ya da doktorunu beklemesi gibi bekliyor ruhumuz, şifasını dertlerinin devâsını bu ayda bekliyor. Beklediğine değecek. Beklediğine kavuşacak.

Aradığını, beklediğinde bulacak. Rahman’ın ziyafetini, onun affının coştuğu bu ayda bulacak.

Oruçlar, iftarlar, teravihler, sahurlar, namazlar, salavatlar, tekbirler, yardımlaşmalar ve daha nice güzel ibadetler. Emir tutup, Emir dinlemeler.

Onun bunun değil, kainatta zerreden yıldıza kadar ne varsa her şeyi yaratanın emrini tutacağız. Diz boyu otlar,  dikenler nasıl budanır, temizlenirse bahçelerden, Ramazan bir yılın temizliğini yapmak üzere gelir Ömür bahçemizden…

Belki bir ramazan daha yok önümüzde. Eldeyken, gelmişken, Rahmetin eli yüreğimize değmişken, ebedî âlemin kapıları bir kez daha ardına kadar açılmışken, ondan istifade etmenin, doya doya nuruna gark olmanın, Ramazanlaşmanın, onun getirdiği Ulvî iklime girmenin son bir fırsatı, son bir imkanıdır belki de.

“Ol bir bahar’a kim öle, kim kala sağ…”(Nesimi)

Ömür ki, bitişi ile güzel. Her Ramazan özeldir. Bu Ramazan da öyle. Günün eskisi yok. Ayın, yılın da yok. Her an yenidir. İki an bile birbirinin benzeri değildir. Hiçbir Ramazan birbirine benzemez. Birbirinin aynı değildir. Her Ramazan yenidir.

Ramazan’ın eskisi yok. Teravihlerin, oruçların eskisi yok. Her gelen Ramazan yenidir. İsmi benzer birbirine sadece, o kadar. Onda yaptığımız ibadetler benzer birbirine, o kadar…

Ama her Ramazan’ın ruhu başkadır. Vücuttaki parmak izi gibi, her hücrenin farklı yaratılması gibi, göz bebeğinin farklı oluşu gibi, her yüzün, simanın farklı oluşu gibi…

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.