YAŞAMIN İLK ZAMANI BİYOLOJİK SAATİMİZ VE TOPLUMUN RİTMİ

Yayınlama: 26.10.2025
A+
A-

Periyotlar halinde tekrar eden hal ve davranışlarımız biyolojik saati akla getirir. Ritim belirli zaman aralıklarında yinelenen durum veya olaylardır. Bu bağlamda acıkmamız midemizin, uyumamız bedenimizin, kan dolaşımımız için kalbimizin her bir atışı ise kalbimizin ritmidir. Benzer şekilde, her bir vakit namazı da inancımızın manevi bir ritmi olarak değerlendirebilir. Her bir davranışımız için vücudumuz biyolojik saatini kullanır.

“Andolsun zamana ki, insan gerçekten ziyan içindedir.” (Asr Suresi, 1–2)

Zamanı planlamak ve ömür sermayesini dikkatli kullanmak, zamanı bize bahşeden Yaratıcı’nın bir öğüdüdür. Ancak, insan bu konuda sıklıkla ihmalkâr davranarak ziyana uğramaktadır. Biyolojik saatimizi düzenlemek ve diğer insanlarla uyumlu yaşamak, sosyal hayatımızın temel bir gereğidir.

Nasıl ki bir makinede dişlilerin dönme yönü ve devir sayıları diğer parçalarla uyum içinde ise, insan da sosyal hayatında çevresindeki kişilerle uyum içinde olmak durumundadır. Vardiyalı çalışan insanlar, sınırda nöbet tutan güvenlik güçleri veya acil servisle sabaha kadar görev yapan sağlık çalışanları gibi kişilerin biyolojik saatleri, toplumun geneline göre farklılık gösterebilir. Ancak, toplumun büyük bir kesimi gün doğumundan akşam saatlerine kadar aktif olduğundan, bireylerin boş zaman dilimlerine uygun olarak biyolojik saatlerini ayarlamaları ve toplum hayatının uyumlu bir şekilde devamı için azami gayreti göstermeleri beklenir.

Biyolojik saatin bozulması, vücutta kimyasal ve fizyolojik dengesizlere neden olabildiği gibi sosyal sorunlara da zemin hazırlayabilir. Örneğin, biyolojik ritmini ayarlayamayan bir kişinin randevularına zamanında yetişememesi, hem kendisine hem de başkalarına zaman kaybettirerek telafisi zor durumlara yol açabilir.

Araştırmalar, insan bedeninin günlük aktiviteleri için en uygun zaman dilimlerini ortaya koymuştur. Örneğin;  kahvaltı için ideal saatler, spor yapmanın verimli ya da sakıncalı olabileceği zaman aralıkları veya tıbbi müdahaleler için en az risk taşıyan anlar bu bilimsel tesbitler arasındadır. Tüm bu bulgular, vücudumuzun biyolojik saatiyle ne kadar yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.

Başarıya ulaşmak için hem genel çalışma ritmimizde hem de özel işlerimizde biyolojik saatimizi dikkate alarak bir düzen kurmak şarttır. Nitekim Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, gençlere başarılı olmanın yollarını anlatırken, çalışmak için ideal bir yer ve zamanın beklenmemesi gerektiğini ifade eder. Çalışmanın türüne ve yoğunluğuna göre uygun zaman dilimlerinin belirlenmesinin ise kişinin kendi yapısına, yani biyolojik ritmine bağlı olduğunu belirtir.

Toplumsal ritim kavramı, zamansal açıdan gün, hafta, ay ve yıl gibi takvimsel düzenlemeleri içerir. Bunlar da birer ritim örneğidir. Akşam karanlığı çöktüğünde sokak lambalarının yanması, mevsimlik iş ve işçi hareketliliği bu ritme bağlıdır. Çalışma kanunları ile toplumda asgari ve azimi çalışma saatlerinin belirlenmesi de bu ritmin düzenlenmesi anlamına gelir. Nesillerin yetiştirilmesi, geleceğe yönelik en önemli toplumsal ritimlerinden biridir. Moda, ya da modern ifadesi ile ‘Tirend’, toplumun tüketim tercihlerinin belirli aralıklarla değişmesini ifade eder ve bu da ekonominin bir ritmidir. İletişimin baş döndürücü bir hızla gelişmesi, bilgiye anında erişim ve hayatın temposunun artması, bizlerde zamanın daha hızlı aktığı algısını oluşturmaktadır.

İnsanlığın önderi Hz. Muhammed (sav) adeta bu günleri öngörerek şöyle buyurmuştur: “Zaman o kadar hızlanır ki, bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün gibi, bir gün bir saat gibi, bir saatte bir ateş kıvılcımı (gibi çabucak gelip geçer) olur.” (Tirmizi, Zühd, 24)

Sonuç olarak, bedenimizin ritmi fiziksel sağlığımızı, toplumun ritmi ise genel olarak toplumsal sağlığı doğrudan etkiler. Bu olgular, gelecekte de önemini koruyacak, dikkatimizi çekmeye devam edecek ve üzerlerinde daha fazla bilimsel ve sosyal çalışma yapılmasını zorunlu kılacaktır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.