ZARARIN NERESİNDE DÖNÜLÜRSE KARDIR…

Yayınlama: 14.05.2025
A+
A-

Dünyada sorunlar bitmez. Ne yapsanız da tüm sorunları çözmeniz ve tüm insanları memnun etmeniz mümkün değil.

Ancak adil olmak, sorunları çözmeye çalışmak ve en azından sorunlara sebep olmamak insani bir sorumluluktur.

Bölgemizde bireysel ve toplumsal sorunlardan ayrı olarak, Müslüman olarak ve Kürt olarak bir mağduriyetin yaşatıldığı acı bir gerçektir. Haksızlık ve adaletsizliğin olduğu yerde de itiraz ve huzursuzluk olacaktır. Bunun da çaresi samimiyet, diyalog ve Adalettir.

Ancak sorunları insanca konuşup adaletçe çözmemiz gerekirken, dışardan müdahalelerle birbirimize karşı kışkırtılarak daha büyük sorunlara sebep olunmaktadır.

Bir asır önce İngiltere ve Fransa tarafından çizilen sınırlarla Kürtler beş parçaya bölündü. Başımıza bela ettikleri sistem ve işbirlikçileriyle dayattıkları ‘tektipçilikle’ halkı asimile etmeye çalıştılar. Yapılan itirazları da çok sert şekilde bastırdılar.

Dışardan gelen baskılara karşı direnişlerin haklı sebebi olabilir. Ancak ne yazık ki Hakkı ve halkı savunma iddiasıyla yola çıkanlar, silahları halka ve birbirlerine çevirerek halkı daha çok mağdur ettiler.

Son elli yılda bölgemiz ve insanlarımız üzerinde en çok PKK etkili olmuş ve hayatı etkilemiştir. Çıkışında aynı ideolojiyi paylaştığı diğer örgütlerden farklı olarak ‘Silahlı propaganda’ ilkesiyle hareket etmiş. Bu da büyük yıkım ve tahribatlara sebep olmuştur.

Şiddet ateştir, öncelikle yakın çevresine zarar verir. 1970’li yıllarda, duvarlara slogan yazmada birbirlerine yardımcı olan sol gruplar, daha sonra birbirlerini imha etmiş. Şiddete başvuran örgüt, DDKD, KAWA, KUK… Gibi aynı ideolojiyi benimseyen örgütler başta olmak üzere kendisi dışındaki herkese saldırmış. Ve bu şiddet neticesinde, 1970’lerde daha canlı olan Ulusal bilinç parçalanmıştır. Şiddet sadece can almamış, aramızdaki bütün değerleri de yakmıştır.

Aramıza koyduğu partizanlık ve tek tipçilikle, insanlarımızı ayrıştırmış ve birbirine düşman etmiş. Partizanlık dayatmasıyla, köylüleri ve akrabaları ayrıştırmış ve çatıştırmıştır. Muhaliflere hayat hakkı vermemiş, köy baskınlarıyla katliamlar yapmıştır.

İnsanlarımız arasında güven kalmamış, imkânı olan bölgeyi terk etmiş. Yüz binden fazla insanın ölümüne, milyonlarca insanın zarar görerek mağdur olmasına sebep olmuştur. Doğanın tahribatına ve bölgenin geri kalmasına sebep olmuştur…

Şiddet ve kavganın olduğu yerde huzur ve zenginlik olmaz. Okuma ve çalışma imkânları kısıtlanır. Düşünce ve kendini ifade özgürlüğü olmaz. Hiç kimsenin can emniyeti olmaz, masum insanların katledilmesine sebep olur. Kendi taraftarlarının başını yer. Taraftarlığa zorlamalarla, ikiyüzlülük ve riyakârlık artar. Emniyet olmaz, ispiyonculuk artar…

Kısacası ‘Şiddet’ ateş gibi bölgemizi yakmış ve en çok bize zarar vermiştir. Gelinen bu noktada Örgütün silahı terk etmesi ve kendini fesh etmesi, en çok biz Kürt halkının faydasınadır. Ancak şiddet tamamen terk edilmeli ve örgütün üst aklı olan KCK de fesh edilmeli ki, şiddet tamamen hayatımızdan çıksın.

Şiddet tamamen terk edilmeli ve farklı bütün kesimler arasında diyalog kapıları açılmalıdır ki, öncelikle Kürtler arasında uzlaşı ve birliktelik sağlansın. Birbirlerini dinleyen ve uzlaşan Kürtler, kendi haklarını daha güçlü bir şekilde dile getirebilir ve elde edebilir.

Zararın neresinden dönülürse kardır. İnsan hayatı her şeyden önemlidir. İnşallah bundan sonra hiçbir insanımız partizanlık yüzünden şiddete maruz kalmaz, hiç kimseye baskı ve saldırı olmaz.

Şiddet ve baskı terk edilince, diyalog ve özgürlük yolu açılır. Bize düşen bunu istemek ve tarafları samimiyete teşvik etmektir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.