RAMAN DAĞI’NDA BİR VAHŞET: YILKI ATLARININ HİKÂYESİ KANLA YAZILDI

Batman’ın doğal zenginliklerinden biri olan ve birçok canlıya ev sahipliği yapan Raman Dağı, ne yazık ki bugün bir katliamın adresi oldu. Yaklaşık 10 civarında yılkı atı, kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce silahla vurularak acımasızca katledildi.

Doğanın sessiz sakinleri olan bu atlar, insanların hoyrat elleriyle hayattan koparıldı.

Bu, ne yazık ki ilk değil. Yıllar önce yine aynı bölgede benzer bir olay yaşanmış; ancak gönüllü hayvanseverlerin özverili müdahalesiyle hayatta kalmayı başaran bir yılkı atının direnişine tanıklık etmiştik.

O zaman hep birlikte umutlanmıştık; belki bu acılar bir daha yaşanmaz diye. Ama olmadı. Bu defa her şey çok daha sessiz ve çok daha karanlık geçti. Ve bizler, insanlığımızdan bir parça daha kaybettik.

Raman Dağı’nda böylesine akıl almaz bir katliamı kim, neden yaptı? Bu sorunun cevabını vermek çok zor. Zira, masum bir cana kıymanın hiçbir mantıklı açıklaması yoktur. Bu, ancak vicdanını ve merhametini yitirmiş insanların yapabileceği türden bir eylemdir. Bu olay sadece hayvanlara değil, aynı zamanda insanlığımıza, bölgemizin doğasına ve geleceğine karşı işlenmiş bir suçtur.

Batman gibi doğası, tarihi ve kültürel mirasıyla ön plana çıkan bir şehir için bu olay büyük bir yara niteliğindedir. Turizm potansiyelini artırmak için emek veren kamu yetkililerinin ve bölge halkının çabaları, böylesi sorumsuzluklarla sekteye uğramaktadır. Doğaya, hayvana ve canlıya değer verilmeden bir bölgeye huzur ve refahın gelmesi mümkün değildir. Unutmayalım ki bir turistin ilk görmek isteyeceği şey huzurlu bir doğa, yaşama hakkına saygı gösterilen bir çevredir.

Batman, hayvan hakları konusunda son yıllarda örnek teşkil eden çalışmalarla anılmaktadır. Gerek gönüllülerin, gerekse kurumlarımızın ortak yürüttüğü projeler birçok ile örnek olmuştur. Sokak hayvanlarına yönelik bilinçlendirme kampanyaları, rehabilitasyon merkezleri, eğitim seminerleri ve besleme faaliyetleriyle adımızı güzel anlara yazdırdık. Ne yazık ki bu katliam, tüm bu çabaları gölgeleyen kara bir leke olmuştur.

Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için en önemli çözümün temeli aile ve değerler eğitiminden geçmektedir. Merhamet, adalet ve sorumluluk duygusu çocuk yaşta kazanılır. Anne babalar, eğitimciler ve din adamları bu konuda el ele vermelidir. Özellikle İslam dininin hayvan haklarına verdiği önemin altı çizilmeli, ayet ve hadislerdeki merhamet vurgusu cuma hutbelerinde sıkça dile getirilmelidir. Bu bağlamda, müftülüğümüzden ricamızdır: Cami kürsülerinden, çocuklarımıza, gençlerimize, toplumumuza hayvanların da birer can taşıdığı anlatılsın.

Sonuç olarak; bu katliamı gerçekleştirenlerin bir an önce tespit edilip adalet önünde hesap vermesi, hem kamu vicdanını rahatlatacak hem de bu tür olaylara caydırıcılık sağlayacaktır. Sessiz dostlarımızı korumak, sadece hayvanseverlerin değil, insanım diyen herkesin görevidir. Bugün o yılkı atlarının kanı Raman Dağı’nın toprağına aktı; ama yarın sessiz kalırsak, aynı karanlık, çocuklarımızın vicdanına bulaşacak.

Ve biz bu karanlığa seyirci kalamayız…