Gök Mavisi suların altında, dalgaların nazikçe okşadığı Formentera kıyılarında. İnsan gözünden uzak bir mucizevi bir bitki: Posidonia oceanica sessizce nefes alıp veriyor. Halk arasında ‘Neptün otu’, ‘Deniz yosunu’ ve ‘Akdeniz şerit otu’ olarak bilinen bu deniz çayırı, belki de yeryüzünün en sessiz ve en derin nefesidir.
İspanya’ya bağlı bu küçük Akdeniz Adası, güzelliğini sadece altın sarısı kumsallarına değil, denizin dibinde adeta bir cennet bahçesi gibi serilen Posidonia çayırlarına borçlu. Ancak bu sualtı ormanları sadece estetik bir değer taşımıyor. Aynı zamanda yeryüzüne yerleştirilmiş olan ekolojik dengenin en nadide taşıyıcılarından biri olarak görev yapıyor.
Bilimsel verilere göre, Neptün otunun sadece 1 metrekaresi, Amazon yağmur ormanlarının bir hektarına eşdeğer miktarda oksijen üretiyor.
Minicik bir su altı bitkisi, dev ağaçlardan daha fazla oksijen kaynağı olabilir mi?
Evet olabilir. Hatta bir adım daha ileri gidelim: UNESCO’ya sunulan son raporlara göre bir hektarlık Posidonia alanı, 15 hektar yağmur ormanından daha fazla karbondioksit emerek iklim düzenlemesinde önemli bir vazife görüyor.
Her bir canlı, her bir ekosistem, ilâhi bir düzenin parçasıdır.
İşte Posidonia’lar da yeryüzünde büyük bir amaca hizmet etmektedir. İşte bu yüzden, Neptün otuna sadece bir deniz çayırı değil; aynı zamanda ilâhi hikmet’in su altındaki tezahürü olarak bakmak gerekir.
POSİDONİA’NIN EKOLOJİK GÖREVİ
Neptün otu yaratılışı gereği sadece karbondioksit yutmakla kalmaz; aynı zamanda çevresindeki suları temizler. Balıklara, Deniz Kestanelerine ve diğer birçok canlıya yuva olur. Köklerinin oluşturduğu kalın çayır tabakası, sahilleri dalgalardan korur. Erozyonu engeller. Yani bir bakıma, denizin altında kendi haline bırakılmış görünse de bu bitki adeta denizlerin bekçisidir.
‘Posidonia’ tabir-i caiz ise süper bir bitkidir. Hem yaşamı destekler hem de yok oluşa karşı siper olur. Ve bu süper bitki, tam 100.000 yıldır Akdeniz’in derinliklerinde yaşamını sürdürüyor. Belki de bugün yaşayan en eski canlılardan biri…
AMA TEHLİKE BÜYÜK
Ne yazık ki, Neptün otu da insanoğlunun hoyratça müdahalesinden payını almış durumda. Akdeniz’in kirli suları, artan deniz trafiği, lüks yatların bilinçsiz demirlemesi, deniz suyunun ısınması ve iklim değişikliği bu narin ekosistemi tehdit ediyor. Nature dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, 1879’dan beri Akdeniz’deki Posidonia alanlarının yaklaşık %30’u yok olmuş durumda. Her yıl %1,5 oranında daha kaybediyoruz. Bu çevre problemine bir son vermek amacıyla Avrupa Birliği Habitatlar Direktifi, Akdeniz’de tehdit altındaki 1120 Posidonia çayırını koruma altına aldı.
Bir düşünün: Allah’ın yeryüzüne yerleştirdiği ve biz farkında bile olmadan oksijenini soluduğumuz bu mucizevi canlılar, bizim ellerimizle yok oluyor. Halbuki bize emanet edilen bu dünya, bize hizmet eden bu varlıklar, insanın yeryüzündeki halifelik sorumluluğunu da hatırlatıyor.
Neptün otu sadece bir bitki değil; bize yaratılışın hikmetini fısıldayan bir delildir. Su altındaki bu görünmez Kahraman, varlığıyla bize adeta şöyle der: “Ben buradayım, görevimi yapıyorum. Peki ya sen?”
KAYNAK: https:/tr. euronews.com/green/