BİR KADININ ACISI, BİR TOPLUMUN AYIBIDIR

Yayınlama: 21.07.2025
Düzenleme: 21.07.2025 16:18
A+
A-

Günümüz dünyasında teknoloji, bilim ve iletişim baş döndürücü bir hızla ilerlerken, insanlığın hâlâ çözemediği, görmezden geldiği ve hatta zaman zaman meşrulaştırmaya çalıştığı bir yara var: Kadına yönelik şiddet. Bu yara ne bir bireyin, ne sadece bir ailenin; tüm bir toplumun ayıbıdır.

Üstelik bu ayıp, sadece yaşanarak değil, susularak da büyütülür.

Kadına şiddet sadece fiziksel değildir. Bir kadının sesini kısmak, onu ekonomik özgürlüğünden mahrum bırakmak, karar alma süreçlerinden dışlamak, giyimine karışmak, susturmak ya da küçümsemek de şiddetin başka yüzleridir. Ve ne yazık ki, bu görünmeyen şiddet biçimleri, en az yumruk kadar yıkıcıdır.

Şiddet, bir kadının değil, bir toplumun geleceğini karartır. Çünkü kadın, yalnızca bir birey değil; bir anne, bir öğretmen, bir emekçi, bir lider ve bir gelecek inşa edicidir.

SESSİZLİĞİN SUÇA ORTAKLIĞI

En tehlikeli sessizlik, görmezden gelenin sessizliğidir. Komşudan gelen yardım çığlıklarını duymamış gibi yapan kulaklar, yalnızca bir kadını değil, vicdanı da terk eder.
Toplum olarak uzun yıllar boyunca “Aile meselesi”, “Kol kırılır yen içinde kalır” gibi kalıplarla kadının maruz kaldığı şiddeti görünmez kıldık. Ancak artık o “yen” içindeki kol, kırılmakla kalmadı; ruhu da, umudu da parçalandı.

Bir toplumun gelişmişliği, ekonomik büyüklükle değil; kadınların ne kadar özgür, güvenli ve eşit yaşadığıyla ölçülür. Kadınların korkarak yaşadığı bir yerde refahtan söz etmek, boş bir hayaldir.

ŞİDDETİN KAYNAĞI: ERKEKLİK Mİ, ÖĞRENİLMİŞ GÜÇ ZEHİRLENMESİ Mİ?

Kadına yönelik şiddetin arkasında yatan temel sorun, yanlış öğretilmiş bir erkeklik algısıdır. Toplum, erkeğe güçlü olmayı öğretirken; bu gücün ne için, nasıl kullanılacağını öğretmiyor.

Gücün sevgiyle değil, tahakkümle gösterileceği fikri, erkekte öfkeyi meşrulaştırıyor. Oysa gerçek güç; sevmeyi, saygı duymayı, eşitliği kabullenmeyi bilen insanın sahip olduğu değerdir.

Bu noktada eğitimin ve toplumsal farkındalığın önemi yadsınamaz. Şiddeti sadece sonuçlarıyla değil, nedenleriyle birlikte konuşmalı, bu döngüyü kıracak adımlar atmalıyız.

KADINLAR SUSMASIN, TOPLUM UYUMASIN

Kadınların “Ben de yaşadım” demekten korkmadığı, şiddeti anlatırken utanmadığı bir dünya için mücadele etmeliyiz. Bu mücadele, yalnızca kadınların değil, erkeklerin de sorumluluğundadır. Erkek çocuklarımıza sevmenin, paylaşmanın, duygularını bastırmak yerine ifade etmenin ayıp değil; erdem olduğunu anlatmak zorundayız.

Kadınlar her gün bir adım daha geriye itiliyor; ama her adımda bir başkası onların yerine ayağa kalkıyor. Çünkü artık kadınlar yalnız değil. Bu mücadele yalnızca bir cinsin değil, insanlığın mücadelesidir.

Unutmayalım: Bir kadına uzanan her el, insanlıktan bir parça koparır. Her sustuğumuz an, suçluya cesaret verir.

Birlikte susarsak, birlikte kaybederiz. Ama birlikte konuşursak, birlikte iyileşiriz.

Kadına şiddeti sadece kınamakla değil, önlemekle yükümlüyüz. Bu sorumluluk yalnızca yasaların değil; vicdanlarımızın da görevidir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.