BEN, DÜNKÜ BEN DEĞİLİM

Yayınlama: 20.07.2025
Düzenleme: 18.07.2025 10:38
A+
A-

İnsan vücudu yaklaşık 30 trilyon hücreden oluşmuş muazzam bir yapıdır. Kişinin fazla kilolu olması veya minyon olması bu sayıyı artırabilir veya azaltabilir. Vücudumuzdaki bu hücreler devamlı yenilenmektedir. Yani bir kısmı ölmekte ve bunların yerine yeni hücreler yaratılmaktadır.

Hücrelerimizin çoğunun ömrü azdır. Mesela, aldığımız besin maddelerinin emilmesini ve karaciğere gönderilmesini sağlayan oldukça önemli organlarımızdan olan ince bağırsaklarımızı oluşturan hücrelerin ömrü de oldukça kısadır. Vücudumuzda bir gün içerisinde yaklaşık 20 milyar ince bağırsak epitel hücresi ölmekte ve yerine 20 milyar epitel hücresi yaratılmaktadır.

Birkaç dakika içerisinde bile 1 milyon hücremiz ölür ve yerine yenileri yaratılır. Dolayısıyla ince bağırsağımız 5 gün içerisinde tümüyle değişir. Bugün bedenimizde çalışan bağırsak 5 gün önceki bağırsağımız değildir. Yani hücreler tümüyle değişmiştir.

Dünkü biz ile bugünkü biz arasında maddi olarak çok fark vardır. Hatta dakikalar içerisinde bile maddi olarak birçok hücremiz ölmekte ve yerine yenileri yaratılmaktadır.

Yine benzer şekilde, trilyonlarca kırmızı kan hücresine sahibiz. Vücudumuzda her saniye yaklaşık 2 milyon yeni kırmızı kan hücresi ölür ve yerine yenileri üretilir. Kan verdiğimiz zaman bunların yerine konması yalnızca birkaç hafta sürer…

İnsanın sadece maddi vücudu değişmez. İnsanın yaşadığı zaman, bulunduğu mekân, maruz kaldığı duygular ve düşünceleri de devamlı değişmektedir. Gün içerisinde maruz kaldığı olaylar, ilişki kurduğu insanlar, yaptığı işler, aldığı haberler, insanda olumlu ve olumsuz duygu ve düşünceler oluşturur.

İnsanın her anı da bir değildir. Bazen içinde nice fırtınalar kopar, çok mutlu olur. Bazen aklına olumsuz fikirler gelir; korku, kaygı, öfke, hayal kırıklığı, üzüntü, yalnızlık ve utanç gibi. Bazen de olumlu duygular; mutluluk, neşeli olmak, takdir edildiğini hissetmek, rahatlamış işletmek, kendini güvende hissetmek, güven duymak, gurur duymak, minnettarlık, huzur ve umut fikrini kuşatır.

İnsan bir makine olmadığı için devamlı değişim halinde olması oldukça normaldir ve bu durumları normal karşılamak gerekmektedir. Olumsuz düşüncelere maruz kalındığı zaman moral bozmak değil, aksine insanın bu tarz imtihanlara maruz kalabileceği akla getirilip moral bozmamak ve bu anları en az zararla geçirmek elzemdir.

Her bir insanın mânen çok “fertleri” vardır. Yani her bir insan, ömrünün seneleri adedince, günleri adedince, hatta saatleri adedince ve her anı birer “farklı fert” sayılabilir. Çünkü insanın hayatı zamana tabi olduğu için, o tek fert bir model hükmüne geçmekte ve her gün farklı bir fert şeklini giymektedir. Dolayısıyla insan, görünüşte aynı görünse de hakikatte aynı değildir. Aynı kişi gibi görünse de hakikatte her an başka bir insandır.

Madem değişiyoruz. Öyle ise yeni gelen hücreleri, atomları da nurlandırmak lazım. Bu nurlandırma ise, ancak iman ve ubudiyetle mümkün olabilir. Hücrelerin, halin devamlı değişmesi, imanın da devamlı tecdidini tazelenmesini icap ettirir.

İnsan zaman altına girdiği için ömrünün saatleri, günleri, seneleri adedince ayrı fertler hükmüne geçtiğinden, her bir ferdi iman nuruyla nurlandırmak gerektir.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.