MEVSİMLERİN İNSANA YAPTIĞI FENALIKLAR

Yayınlama: 11.11.2025
Düzenleme: 07.11.2025 13:14
A+
A-

“Erişdi nev-bahar, eyyâm-ı açıldı gül-i gülşen.”

Şair Nedim öyle bir dize söylemiş ki içinden ilkbaharın tazeliği, ruhlara saldığı coşku adeta fışkırıyor.

Mevsimlerin insan ruhu üzerine tesiri olduğunu az çok hepimiz tahmin ederiz. Kasvetli havaların galebe çaldığı kış mevsiminde bizi de sıklıkla melal yoklar, daha içe kapanık, daha bir hüzünlü oluveririz. Oysa ilkbahar ve yaz öyle midir?  Işıyan gökyüzü pek çoğumuzu sokaklara fırlatır, kışa nispetle daha neşeli ve coşkulu oluveririz. Ilık akşamları paylaşacak dostların peşine düşeriz.

Modern ruhbiliminde artık ‘mevsimlerin insana yaptığı fenalıklar’ tanımlanıyor. İnsanların duygu durumlarının mevsimlere bağlı olarak değişebileceği ve bu halin kişinin gündelik yaşantısını aksatması durumunda tedavi edilebileceği bildiriliyor. Kimi insanlar kış aylarında depresyona girerken, çok daha az bir sıklıkta,  kimileri de yaz aylarında çökkün bir halet-i ruhiyeye bürünüyor.

Kış depresyonuna giren kişiler içinde yataktan çıkamaz olanlar da var. Ancak büyük çoğunluk, depresyonunu mesleki ve sosyal yaşantısında bir keyif azalması olarak yaşıyor. Kış aylarında depresyona giren kişilerin hemen hepsinde enerji azalması da görülüyor. Bu hastalar genelde depresyonda görülenin aksine çok fazla uyuyor ve sabahları yataktan kalkmakta zorluk çekiyorlar. Tabii bu depresif dönemde iştah da etkileniyor ve bu kişilerin iştahı artıyor. Kış depresyonundan mustarip olanlar kış aylarında daha çok karbonhidratlı besinlere yönelirken yaz aylarında sebze ve meyveleri tercih ediyorlar.

Kış depresyonu kadınları erkeklere nispetle 5 kat daha fazla etkiliyor. Özellikle Ocak ve Şubat ayılarında çok şiddetli yaşanan depresyon, Mart ve Nisan’da günlerin uzamasıyla iyileşmeye yüz tutuyor. Bu depresyon Kuzey Amerika’da yaklaşık %5 sıklıkla görülüyor. Ülkemizdeki yaygınlığı konusunda henüz sağlıklı bir veri yok.

Tedavide ışık kullanılıyor. Parlak ışığın mevsime bağlı depresyonda hayli etkili olduğu pek çok deneyle gösterilmiş durumda. Belli bir dalga boyunda ve yoğunlukta olan parlak ışığın günde 2 saatten az olmamak kaydıyla hasta kişiye verilmesi halinde—ki bu, ışık kaynağında belli bir mesafeden bakmak şeklinde gerçekleştiriliyor. Kış depresyonu iyileşebiliyor. Sabah verilen ışığın daha etkili olduğu çeşitli araştırmacılar tarafından bildiriliyor. Tedavide genellikle bir ya da iki hafta içinde sonuç alınıyor.

İyi de, ben bunları niye yazıyorum?

Nedim’in nefis dizesinin altındaki bu kıyl u kal neden?

Bunu, Coppala’nın meşhur Siyam Balığı filmine bir gönderme ile anlatabilirim sanırım. Orada 30 yaşında olduğunu söyleyen birisine bir başkası şöyle der: “Desene, ömründen 30 tane yaz geçmiş…” Hadise burada düğümleniyor. Mevsimlerin ruhumuz üzerindeki tesirlerine dair bir tahminimiz var, ancak kendimizi onların akışına kaptırmıyoruz. Olup biten şeyin, yani mevsim dönümünün hayatımızda birebir ilgisi yokmuş gibi davranıyoruz. Kışın depresyona giren bir insan yazın gelişinin coşkuyla karşılıyor. Çünkü onun mevsimlerin insana yaptığı fenalıklardan haberi var. Yaz onun için farklı bir şey demek. Oysa çoğumuz mevsim dönümlerinin coşkusuna kapılmadan yaşıyoruz. Ömrümüze yeni bir yaz geldiğine farkında olmadan, kışın ne yapıyorsak yazın da onu yaparak, biraz daha çok gezip tozarak, denize girerek ama aynı gündelik sıkıntı ve yaşantıların peşini terk etmeden, bu yazın ömrümüze müstakil bir anlam kattığını hiç fark etmeden.

İnsan bir yoksunluğa uğramazsa elindeki şeyin kıymetini kolayca unutuyor. Yıldızların sessizliğini dinlemeyenler yazın geldiğini de fark etmiyorlar. İşte o zaman, Nedim ustamızın andığımız dizesindeki coşku bize yabancı bir hal oluyor. Şairin toprakla ve mevsimle birlikte kıpırdanışı kalplerimizde yankı bulmuyor.

O halde, canlanan toprağa dikkat edelim. Işıyan ve ısınan gökyüzüne, yıldızların sessizliğine, erişen mevsimlere, gül ve gülşene dikkat edelim. Ömrümüzdeki kim bilir kaçıncı yazı selamlayalım.

İnsan bir yoksunluğa uğramazsa elindeki şeyin kıymetini unutuyor. Yıldızların sessizliğini dinlemeyenler yazın geldiğini de fark etmiyorlar. İşte o zaman, Nedim ustamızın andığımız dizesindeki coşku bize yabancı bir hal oluyor. Şairin toprakla ve mevsimle birlikte kıpırdanışı kalplerimizde yankı bulmuyor.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.