Günümüz insanı için ağrısız bir gün neredeyse lüks haline geldi.
Uzun saatler masa başında oturmak telefona aşırı eğilerek bakmak, stres, hareketsizlik. Sonuç olarak boyun tutulmaları, bel ağrıları, omuz ve diz kireçlenmeleri gibi problemler karşımıza çıkmaya başladı.
Ağrı kesici, kas gevşetici ilaçlar kısa süreli rahatlama sağlasa da çözüm genellikle yüzeyseldir. Bu noktada masaj ve fizyoterapi devreye girer.
Masaj, binlerce yıllık geçmişiyle dünyanın en eski şifa yöntemlerinden biridir.
Kaslara uygulanan dokunuşlar sadece bedeni değil zihnide rahatlatır. Kan dolaşımını arttırır, kaslardaki gerginliği çözer ve vücuda enerji kazandırır.
Günümüzde artık masaj sadece otellerde veya SPA merkezlerinde olan bir uygulama değil, rehabilitasyonunda parçası haline gelmiş durumda.
Özellikle sporcularda kas yorgunluğunu azaltmak, sakatlık riskini düşürmek için düzenli olarak uygulanmaktadır.
Masaj ve fizyoterapi genelde karıştırılır.
Oysa aralarındaki temel fark uygulamanın amacı ve uzmanlığıdır. Masaj daha çok rahatlama ve dolaşım düzenleme amacı taşırken fizyoterapi bilimsel temelli bir tedavi yöntemidir. Bir başka deyişle masaj fizyoterapinin tamamlayıcısıdır.
Fakat asla yerine geçmez. İki yöntem bir araya geldiğinde etkileyici sonuçlar doğurur. Örneğin; bel ve boyun fıtığı hastalarında fizyoterapi ile kas kuvveti artırılırken, masaj kas spazmlarını çözerek tedavi sürecini destekler.
Vücudumuz hissettiğimiz ağrılarla bize mesaj gönderir ve bu mesajı duymayı, anlamayı ve doğru uzmanlardan destek almayı öğrenmek gerekir. Vücudumuzun dili ağrıdır onu bastırmak değil anlamak gerekir.
Masaj ve fizyoterapi doğru ellerde sağlıklı bir yaşamın anahtarı olabilir. Bazen iyileşme sadece bir dokunuşla başlar.