Eser ustayı gösterir ve tarif eder. Usta eserinde imzasıyla, ilmiyle, sanatıyla birçok cihetle kendini belli eder.
Bunlardan biri de eseri yaparken kullandığı metotlar, aletler, eser ortaya çıkarılırken takip edilen yol ve aşamalar; kısaca ustanın iş yapma şeklidir. Bu özellik esere bakarak net görülemeyebilir. Ama bir ustanın iş yapma şekli değerlerinden çok farklıysa, başkalarının yetişemeyeceği bir maharet ve taklit edilemeyecek bir metotla çalışıyorsa, iş yapma şekli eserden daha ön plana çıkar ve ustalığın en önemli delili olur.
Güneşin ışık kaynağı olarak yerine getirdiği aydınlatma vazifesi insan yapısı aydınlatma araçlarıyla karşılaştırıldığında, Allah’ın iş görme şeklinin ne kadar farklı ve mucize olduğu görülür. İnsan yapısı odalar genellikle tavanda sabitlenmiş bir lambay ile aydınlatılır.
Dünyanın aydınlanmasında durum çok farklıdır. Allah odayı lambanın etrafında döndürmektedir. Lambanın oda içerisinde fazla yer kaplamaması gerekir. Ama dünyayı aydınlatan lamba dünyadan binlerce kat büyüktür. Gerekli enerji lambaya bir kablo ile dışarıdan taşınır. Güneş ise kendi ışığını kendisi üretir.
Odadaki lambayı kapatıp açmak için anahtar denilen düğmeler kullanılıyorken dünyanın lambası hiç sönmez. Onun yerine dünya lambaya sırtını döner. Bir usta bir evi bu şekilde aydınlatsa elbette diğer ustalarla bir tutulmayacak. Onun mahareti bambaşka ve eşsiz bir kategoride değerlendirilecektir.
****
İnsanlar makine yaparken önce parçalarını üretir sonra bu parçaları birbirine bağlayarak işi tamamlar. Allah ise önce makineyle birebir aynı küçük bir model yaratır. Sonra yavru ya da bebek olarak isimlendirilen bu modeli içeriden ve dışarıdan, bütün parçalarını aynı anda büyüterek inşa işini tamamlar. Ortaya çıkarılan eserin hayat sahibi, harika ve mucizeli olmasının yanında üretim aşamalarının da farklı ve mucizeli olması, görenleri Eser sahibinin önünde hürmetle eğilmeye mecbur bırakmaktadır.
****
Bir ev inşa edilirken önce temel atılır. Sonra sırasıyla katlar yapılır ve duvarlar örülür. Son olarak diğer ince işler tamamlanır.
Kâinatın yaratılması ise büyük bir patlama ile başlamıştır. Patlama, bomba parçalarının etrafındaki şeylerle birlikte kontrolsüz bir şekilde etrafa yayılması manasına gelir. Bir mimar bütün inşaat malzemeleri bir bombanın içerisine koysa, sonra bombayı patlatsa ve etrafa saçılmakta olan malzemeleri birleştirerek, dayalı döşeli harika bir ev yapsa, onun alelade bir mimar olduğu söylenebilir mi?
****
Yaşadığı yeri temizlemek her insanın yapması gereken bir iştir. Şehirde bir apartman dairesinde yaşayan bir kişiyi ele alalım.
Temizlik yapan kişi evinden topladığı atıkları bir poşet ya da kap içerisinde dışarıya koyar. Apartmanın temizlik görevlisi çöpleri apartman dışına çıkarır. Belediye görevleri ise şehir dışındaki çok toplama alanlarına götürür. Aslında temizlik faaliyeti çöpü yok etmez.
Sadece yerini değiştirerek insanlardan uzaklaştırır.
Nazarımızı kâinata bilhassa dünyaya çevirirsek insan müdahalesi olmayan yerlerdeki harika temizliği ve en az o kadar muhteşem temizleme faaliyetini görürüz. Oradaki temizlik görevlileri kirin ve çöpün yerini değiştirmezler. İnsanların atık dediği şey o görevliler için rızıktır.
Kötü kokuya sinekler üşüşür. Çürüyen meyve toprağa karışır ve hem bitkilere gübre, hem oradaki hayvanlara gıda olur. Ölen hayvanların cesetleri başka hayvanlar için bir ziyafet sofrasıdır. Mantık olarak yan yana bile gelmeyecek temizleme ve rızıklandırma fiilleri bir arada, birbirini destekleyerek ve hikmetle icra edilir.
Dünyayı böyle maharetle temizleyen Allah, elbette temiz olanı sever ve kendisi de temizdir. Özellikle ulûhiyet için en büyük kir olan şirkten hadsiz uzaktır. Şirkin kokusu ya da şüphesi dahi ona yaklaşamaz.